ismisiz kaybı serig: becrank



önceleri daha rahat konuştuğumuz
özlemeyi özlediğimizde aklımıza gelen
zaman illüzyonunu delmeye doğru
zerre konuşmadan konuşacaklarımız



olduğunu hissediyorum


coffee-table-perizat

devam niteliğindeki sayfa
kopuk bu saçılım
sürer

bu siteyi bir bulmacalar bulmacası olarak,
tasarlıyorum, kendimle, yaşamla,
dürüstleşirken, tanımlarım, yerlerine
virgülleri, bulduğum, parlak şeyler,

farkedip yakaladığım, sevdiğim, kaçtığım,
sarılıp olduğum, kaçırdığım, sandığım,
saplandığım, sakladıkça saçaklara saptığım

açtıkça açıklara açıldığım,
yeni eskilerim, eski yenilerim
daha açık olsunlar istedim


bu sayfanın burada olmasıyla
güvence balonum her gün patlar

yukarıdan hareketle: metni de beklentiyi de şaşırtma hayali kurabiliriz, şanslılarımız evlerimizin iç odalarında konuşuyoruz, azınlık azınlıklarımızla tatsız tavizlerle, büyük karanlıkların küçük gölgelerini nadiren tartıyoruz, görüyorum, biliyorum, cüret ediyorum, konuşmamız gerektiğini söylemeye cüret ediyorum, ben zaten bilincim açıldığından beri -ne diyeceğimi hemen hiçbir zaman bilemememe rağmen- hiç susmadım ki, susmam gerekmedi, sustuğumu zannettiğim oldu

yine yukarıdan hereketle: ben sıradaki ilk konunun, şimdi kim her nerede ise, neler yapmak ‘zorunda’ ise, ilk ‘aciliyeti’ ne ise, işbu ilk konuyu her ne ‘hakikat’ yahut ‘doğru’ uğruna gölgede bırakma ‘hakkı’ taşıyacaksa, yalvarıyorum, sıradaki ilk konu şaşkınlık içerebilir ve yalangüvence bağımlılıklarımızla ilgili olabilir mi acaba?

ayaklarım dolanmış düşmüşüm gevezeliğe, düşünce ve çok konuşma kuyusu,
sergiye dahil ‘yanlış sembol oksimoronu’ adında bir introspektif metin diyelim,
ha bir otobüste, sokakta ya da en güvenli alanınızda, belki ailenizde, okulunuzda,
ha sizin hayatınızda adaş olduğum beni, ha yazdıklarımı görmüşsünüz
yine de şimdiki bölüm tüm dostlarıma özel, onlar kadar asla ama, rahatlık ve
gevşeklikle, yüzsüz ve hadsiz, hırıltısı yüksek,
en fazla kendileri kadar net bir bölüm:

metni yazarken de okurken buralarda, biricik hayatımdaki her bir biricik insan, şu anda ve şimdide, herkesle birlikte herkeslsten, dürüstçe devam edebilmek uğruna adımları, içimden gelen zehirli özür ve teşekkürleri, özür ve teşekkür aksine adım ve sembolden öte, birer öz’e çevirmeyi diledim, arz ederim:

Ayıplı teşekkür rengi bukalemun:

Bir şeyi peşinen konuşalım uğruna şükrettiklerim,
ben hayatımda bulunmamış hiçbir şey bulmadım, para kazanmak için ‘bulduğum’ şeyler hariç, ya da bulmam gerektiği şekilde bırakılmamış şeyler bulmadım hiç. Sayısız kez karşılaşma şansını bulduğum şeylerin kendilerini kendim bulduğumu zannettim. Tanırsınız, hep günah çıkartmaya kaçabildim ben çevikçe, bu ‘külliyatı’ tanımayı ve telaffuzuyla günah çıkartmayı kendi özel seramonim yaptım, her elegant ayrıcalıklı çokdostlu dostum gibi.
Bu rezillik sayesinde, hepinizin sabrı ve sevgisi sayesinde hep aradım, arayabildim, bakabildim, çok özeldi bu kadar bakabilmek, bu borç kalbimin makamıdır,

borç kavramı bu sayede gözüme akılalmaz bir şiddetle çarpan bir şekilde: hem derdim ne olursa olsun terapilerimin, hem çeşitli büyük dinlerin, hem de en çok satan kutuplaşmış ideolojilerin ortak temellerinin merkezlerine yakın, doyum-şükür-sahte-döngü’sü diyebileceğim bir yerde de karşımıza çıkıyorlar.

neyse, bence bir aile serveti sayılması gereken küçük-yaş-ilgisi,
aile dışındaki ve köklere uzak sevgi dalgalarına uzanan uzun yollara,
ihtiyaç duydukları vaha durakları oluyormuş meğer sanki.
Bunu konuşmuyoruz “biliyorum bu konu yasak” ama, “tetikliyor” biliyorum,
“düzelt-“ırrğğhhh biliyorum biliyorum biliyorum: Bilmediğimi biliyorum ben!
arkadaşlar çok garipbakın, bir an için, dinleyin

neden bu konuyu konuşmuyoruz, bi teorim var,
herkes birbirlerinin söyleyeceklerinden mi korkuyor?


Cüret ettiğim, hepimizi ve her şeyi kapsayan bir gizli bizlik öznesiyle, saygı, sevgi ve sabır dilekleriyle: Her birimiz başka kayıp külliyat olmuşuz dostlar,

az durun da bi konuşalım, demiş olayım da azıcık yavaşlayalım, diye umayım da biraz olsun soğuyayım, soğuyayım da azıcık durayım

bu geniş hareket alanı için düşmanım bildiğim sözcüklere, beni vareden tüm ayrıcalıklara, ama çokafedersiniz de en başta hayatın kendisine teşekkür ederim, hemen ardından da kendime. “ilk konu” diye bir de şöyle bastırmak isterim dostlar:
ayrıcalıklarımdan utanma ayağına sessiz kalamıyorum, zaten hiç kalamazdım ama bir avuç arkadaşıma anlatabildim hep hissettiğim sorumluluğu,
bazılarımız öldü artık ama şaka maka, ciddi middi yalnız kaldığı oluyor o utancın, harekete geçmem gerekiyor artık diye yorumluyorum,
bu his dünyasındayken caymaya hazır gibi hissediyorum, derin nefesler alabilip yavaşça verebildiğimde, acı sorumluluğun alanı genişliyor
neyse, ayrıcalıklarım aklandı, namaz-meditasyon-kendinlebaşbaşakalma-evrenedokunma-alfadalgaları-seks ya da tercih edilecek metot(!) aracılıklarıyla derin nefesler önerildi,
terapistime de diyorum, dostlarıma da, her aşkıma da, yakın aileme de: “OOOOFFFFFF” diyorum,

dostlarım sabredin,
savruntularım arasında ve ardından

neyse, diyorum ki herkese iyi bi süredir:
en az yüzünüz sayesinde en az on bininizle, on beş yıldır, aynı şeyleri konuşuyorum,

bakın, yineyeni bir şey konuşalım diyorum,

yine ben gevezelik ediyorum,
bakın yakıyorum bir şeyleri daha sanki,
diyorum ki ne olursunuz asıl korku korkusundan korkalım korku yerine, bu kadar sıkı tutmaya çalışmayalım, zannetmeye böyle derin yummayalım gözlerimizi, devirelim, devirmeyelim, zaten akacaktır
-diyebilmek için gereken dengeyi bir hayal edin
–değil mi?


Ayıplı özür rengi bukalemun:
kendimi kaybettiğim konuşmalarda beni dinlemiş dostlarım, peşinen konuşalım.

canlı-cansız, külliyat-tanrı, patron-köle, aşkım-babam, ben gevezelik ederken kimseyi tanımam, tanıyamam.
tüm bu otoritelerle yaşadığım sürtünmelerini uzun süredir hissediyorum. bu sorumlulukların ekşiliklerine rağmen sırıtarak, kanınıza girmeyi umarak hatırlatacağım, özellikle de bunu günlük sözcükler jest ve mimiklerle dinlemiş olanlarınıza,

çok iyi biliyorsunuz hemen hepiniz, yine buna benzer bir internet sitesinde,
daha yarısındayken şimdiki yaşımın, para kazanmak gerekmediği için henüz,
kimse keyfimi tam anlamıyla kaçırmıyorken, kendi kendime, ellerimle yüreğime,
manyakça sapladığım şu bıçağı göstermeden önce, benim biricik hayatımda
bu arada geçen yıllar boyunca, toplum-canavarına bir cevap verebileyim diye
bir araya getirdiğim bu meslek, para, bu çeşit güvence illüzyonları hiçbir, işe,
yaramıyor, dikiş, tutmuyor, tutmadı, tutamazdı, tutmayacak, tutan sensin, sizsiniz

ölen her benden başlayarak biz,
uyuyan her benden uyanan siz

unutma kaçtığında kaçmış olacak
kıkırdayarak sinsice kaçmış sevgi
ben tarif ve tanımlardan aşk diye
ezelden beri kaç hayattır kaçtım